Öztürk’ün kaynak olarak verdiği eser, Vakidi (130-207)’nin Kitabü’l-Meğazî adlı eseridir.
Kitap bir tefsir kitabı değildir.
Siyerin bütününe yer veren bir eser de değildir.
Sadece Hz. Peygamber’in seferlererini anlatır.
Dolayısıyla kitapta İsra ve Miraca yer verilmemiştir.
el-Mescidü’l-Aksa ifadesi yalnızca Huneyn savaşı ve arkasından Hz. Peygamber’in umresinin anlatıldığı bölümde geçmektedir.
Müellif orada bu mescidden kastının savaş esnasında Hz. Peygamber’in musalla olarak kullandığı mekan olduğunu ifade etmiştir.
Bu ismin verilmesinin nedeni ise vadinin aşağı kısmında bir Kureyşlinin yaptığı mescitle mekan bakımından karşılaştırılmış olmasıdır.(bkz. Vakidi, Kitabü’l-Meğazi, s. 385)
Hz. Peygamber döneminde orada mescit olduğuna dair eski ve yeni kaynaklarda bilgi mevcut değildir. Aslında bu ve benzeri mescitler Emeviler’in Hz. Peygamber’in çeşitli vesilelerle musalla olarak kullandığı yerlere mescit yapma projesinin neticesidirler.
Ayrıca Meğazi kitapları bilgilerinin sıhhati yönüyle hadis kitapları gibi değildir, Çünkü siyer kitapları tenkide tabi tutulmamışlardır.
Vakidî doğum ve ölüm tarihi itibara alındığında, ilk kaynaklardan olmadığı kolayca anlaşılır.
Ondan önce yaşayan alimlere, örneğin İmam Malik (93-179)’e göre bu yolculuk Küdüs’e yapılmış ve gidilen yer de Beyt-i Makdis (Mescid-i Aksa)’tir. Yine ilk tefsirlerden sayılan ve Öztürk’ün de işine geldiğinde başvurduğu Mukatil b. Süleyman (v. 150) da tefsirinde, bu yolculuğun Beyt-i Makdis (Mescid-i Aksa)’e olduğunu ifade etmektedir.