Cenaze yıkanmadan defnedilir mi? Bugünlerde ortalıkta Fetva adında yazılar dolaşıyor. “Zaruretten dolayı cenazelerimizi yıkamadan defnedelim” diyenler var.
29 Mart 2020 tarihinde bir televizyon programında, Moderatör soruyor: “Bildiğimiz kadarıyla bu hastalık hava yoluyla, tükürük yoluyla bulaşıyor. Peki o zaman niçin ölenler çok özel güvenlik önlemleriyle gömülüyorlar? Ölümden sonra da virüs taşıyıcısı olmak uzun süreli mümkün mü?”
Sağlık bilim kurulu üyesi Profesörün cevabı şöyle: “Açıkçası bu virüsler damlacık yoluyla geçiyor. Umarım vefatımız olmaz, ama vefat edenler için öyle özel bir işlem yapılmasına gerek yok. Herhangi bir özel önlem alınmasına da gerek yok. Sadece dini vecibeler yerine getirilirken vücut çıktılarıyla temas ihtimali olduğu için eldiven ve maske kullanılması gerekir. Fakat onun dışında herhangi bir özel önlem alınmasına gerek yok, orası çok net.”
Ayrıca,
30 Mart 2020 tarihinde öğle haberlerinde, Sağlık Örgütünün sözcüsü şu açıklamaları yaptı: “Virüs hava yoluyla bulaşmaz. Öksürme, hapşırma ve nefes yoluyla çıkan damlacıklarla bulaşır. Bu damlacıklar, ağırlığı olduğu için havada kalamaz, yere düşer. Korunmak için mesafe kurallarına uyulması yeterlidir”
Böylece,
Adına Fetva denilen, fakat Fetva özelliği taşımayan yazının acele yazılmış olduğu, Dinî dayanağının olmamasının yanında Tıbbî / bilimsel bir dayanağının da olmadığı net olarak ortaya çıkmıştır.
Hiçbir dînî ve tıbbî delili zikredilmeden, hiçbir insânî değer gözetilmeden verilen, adına fetvâ denilen, ne dînî ne de tıbbî hiçbir dayanağı olmayan mış mışlı yazı şöyle:
“FETVA: Bugün üzülerek bir fetva vermek zorundayım: Bu virüsten ölmüş olanlara aileleri yaklaşmak istemiyor. Yıkayıcı da istemiyor. Astronot elbisesi ile bile yıkaması bulaşmasına engel değilmiş. Bu durumda teyemmüm yaptırılması, o da sakıncalı ise yıkanmadan defnedilmesi caiz ve gereklidir. Unutmayın ki Efendimiz bu nevi bir hastalıktan ölene şehid diyor. Zaruretinden dolayı bu kardeşlerimizi de yıkamadan defnedelim. Hatta definden sonra mezarı kıbleye alarak cenaze namazını kılmak gerekiyor ise öyle yapalım.”
(Bu fetva, 20 Mart 2020 tarihinde, ölü sayısı 3-4 civarında olduğu bir dönemde verilmiştir.)
Alel acele delil ve kaynak göstermeden, etraflıca düşüp araştırmadan fetva verenlere Fıkıhta Müfti-i Mâcin denilir ki, fetvalarına asla itibar edilmez.
Fetva denilen bu yazı gibi, Din işleri Yüksek Kurulu tarafından yapılan açıklamanın da hiçbir dînî referans verilmeden, Tıbbî yâni bilimsel dayanağı olmayan, o günün şartlarında panik halinde yapılmış bir açıklama olduğu netleşmiştir.
Eğer böyle içeriğe sahip olan yazıları Sağlık çalışanları dikkate alsalardı hastaları Hastanelere bile almazlardı.
Alsalar da bir hücrede ölüme terk ederlerdi. Fakat böyle olmadı.
Herkesin, bu ve benzeri Fetvaları çöpe atarak canla başla fedakar bir şekilde çalıştıklarını görüyoruz.
Sağlık personelinin, sağlık mensuplarının hepsini câni gönülden tebrik ederiz. Allah (جل جلاله), hepsine sağlık ve âfiyet ihsan eylesin. Güç kuvvet versin. Bütün tehlikelerden muhafaza eylesin.
Bu her iki yazı:
1- Toplumun bütün kesimlerinde gereğinden fazla korku ve paniğe sebep olmuştur.
2- Son yolculuğunda İnsanların korkudan, en yakınlarına yapması gereken görevlerini yapamamalarına, hatta anne-babalarının, yakınlarının, dostlarının ve sevdiklerinin cenazelerine katılamamalarına sebep olmuştur.
3- Dinimizce Farz olan Cenazeyi yıkama, Kefenleme ve Cenaze namazını kılma vecibeleri bu yanlış açıklamalar yüzünden terk edilmiş, ölen kimselerin tabutlarla defnedilmelerine sebep olmuştur.
Yapılması gerekenler şunlardır:
1- Bu açıklamalar, ilgilileri tarafından revize edilerek, yeniden yapılacak açıklamalarla, Yurt içindeki ve Yurt dışındaki Milletimizin korku ve endişeleri giderilmelidir.
Kendileriyle konuştuğumuz Yurt dışında yaşayan ama yürekleri Anadolu’da olan dostlarımızın “ölmekten korkmuyorum, ölürsem yıkanmadan, kefenlenmeden, Cenaze namazım kılınmadan, Ülkeme gidemeden / götürülemeden defnedilmekten korkuyorum” dediklerine üzülerek şahit olduk. Biz de aynı korku ve endişeyi taşımaktayız.
Ölüm haktır. Vakti geldiğinde mutlaka öleceğiz. Allah (جل جلاله), bize de herkese de, namazlarımız kazaya kalmadan, kimseye muhtaç olmadan, az ağrı, âsan ölüm, İman-ı kâmil selâmetiyle vefat edip, abdestle, gasille (yıkanarak) kefenle, Cenaze namazı kılınarak defnedilmeyi nasıp, müyesser ve muvaffak eylesin.
Bir an evvel bu korkunun giderilmesi beklentimizdir.
2- Kalın Eldiven, standartlara uygun Maske, Gözlük, Önlük gibi alınması gereken bütün tedbirler alındıktan sonra Cenazeler usulüne uygun yıkanıp kefenlenmelidir. Cenaze namazları kılındıktan sonra, normal cenazeler gibi defnedilmelidir.
3- Öyle bir iki kişiyle değil, başta ölenin evlatları, âilesi ve yakınları olmak üzere, sevenleri ve dostları istedikleri takdirde, mesafeye ve temizlik şartlarına uymak kaydıyla, gerekirse maske de takarak cenazeye katılabilmelidir.
Taziyeler ise evlerde ve kapalı mekânlarda değil, açık alanda, mesafeyi de koruyarak uzaktan gönül selamıyla bildirilmeli veya telefonla, ya da sosyal medya üzerinden yapılmalı, kucaklaşma ve musâfaha / tokalaşma olmamalıdır.
İnsan hayatta iken nefes alır, öksürür, dolaysıyla virüsü daha fazla bulaştırır, ölünce öksürmediği için, nefes de almadığı için bu yollarla hastalık bulaştırmaz.
Bu işin uzmanlarının söylediği şudur: İnsan ölünce virüs de ölüyor, bulaşma tehlikesi de ortadan kalkıyor.
İnsan mükerrem bir varlıktır. Sağlıklıyken de mükerremdir. Hasta iken de mükerremdir. Öldüğünde de mükerremdir. Mezarda da mükerremdir.
İnsan vefat ettiğinde, İnsana yakışır bir şekilde, özellikle Müslümana yakışır bir şekilde muamele edilmesi ve o şekilde defnedilmesi gerekir.
Doktorundan hasta bakıcısına kadar, sağlık çalışanları virüsün bulaştığı hastalara hangi tedbirlerle yaklaşıyorsa, vefat ettiklerinde hangi tedbirlerle yatağından alıp morga naklediyorlarsa, aynı tedbirlerle morgdan alınır, aynı tedbirlerle yıkanır. Aynı tedbirlerle kefenlenir. Aynı tedbirlerle cenaze namazı kılınır ve aynı tedbirlerle defnedilir.
İnsanın ölüsünü başka varlıkların ölüsü gibi muameleye tâbi tutmak kabul edilemez. Hele hele cenazenin üstüne kireç atılıp yakılamaz. Bu doğrultuda verilen fetvaların da hiç bir değeri olmaz.
Ayrıca,
Bugünden, Ramazana yaklaşık bir ay kala, teravih namazlarının evlerde kılınması fetvasının alt yapısının hazırlığı içinde olanlar var. Online namazdan söz edenler var. Bunlar da, zamansız ve yakışıksız tartışmalardır.
Allah (جل جلاله), bu badireyi en kısa zamanda atlatmayı, korkulardan kurtulup güvene kavuşmayı, her türlü virüsten korunup emniyette olmayı hepimize, bütün Milletimize ve Ülkemize, bütün İslam Ülkelerine ve Müslümanlara, bütün İnsanlığa nasıp ve müyesser eylesin.
Allah (جل جلاله), Milletimizi, Ülkemizi, Ülkemizi yönetenleri, hepimizi yanlışlardan, günah işlemekten arındırsın. Bu ve benzeri musibetlerden korusun, doğru adımlar atmaya, doğru kararlar almaya muvaffak eylesin. Müslümanca yaşamayı, Müslümanca ölmeyi, Müslümanca defnedilmeyi hepimize nasıp ve müyesser eylesin.
Âmîn.