104: Gerçekten Rabbinizden size birçok deliller geldi, artık kim gözünü açarak onları görürse kendi lehine, kim de körlük ederse, kendi aleyhinedir. Ve o durumda ben sizin bekçiniz değilim.
105: İşte ayetleri böyle çeşitli şekillerde sunuyoruz ki, o körlük edenler sana: «Bunları bir yerlerden okuyup öğrenmişsin.» desinler, hem de onu bilen bir toplum için iyice açıklayalım.
106: Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa ona uy! O’ndan başka tanrı yoktur. Sen müşriklere bakma!
107: Allah dileseydi onlar Allah’a ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine gözcü göndermedik, sen onlara vekil de değilsin!
108: Buna rağmen onların Allah’tan başka taptıklarına sövmeyin ki, onlar da cahillikle Allah’a sövmesinler. Her millete yaptıklarını böyle güzel göstermişizdir. Sonra hep dönüp Allah’a varacaklar. O zaman O, kendilerine ne yaptıklarını tamamen haber verecek.
109: Bir de onlar en ağır yeminleriyle Allah’a yemin ediyorlar ki kendilerine bambaşka bir mucize gelseymiş, muhakkak ona inanacaklarmış. De ki: «Mucizeler ancak Allah katındadır!» Onlara mucizeler geldiğinde de iman etmeyeceklerini siz nereden bileceksiniz.
110: Biz onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz. Önceden buna iman etmedikleri gibi bırakıveririz kendilerini azgınlıkları içinde körü körüne bocalar giderler.