Sözlükte “onda bir” anlamına gelen öşür, fıkıhta toprak ürünlerinden verilen zekâtı ifade eder.
Sebze ve yeşilliğin öşrü sorusunun iki yönü var:
1- Bir mahsulün miktarının kabala (tahmin) yoluyla belirlenerek satılması meselesi.
2- Lahana, ıspanak, salatalık, domates gibi yeşillik ve sebze türü mahsullerin öşrünün nasıl verileceği meselesi.
Öncelikli olarak şunu söyleyelim:
Toprak mahsullerinin Zekatı / Öşrü; eğer yağmur suyu ile sulanması yeterli geliyorsa veya nehir suyu ile sulanıyorsa o mahsulün Zekatı / Öşrü yüzde ondur. (10/100)
Yani Onda bir (1/10)
Eğer üretici kendi imkanlarıyla, yani taşıyarak veya kuyu açarak temin ettiği su ile sulama yapıyorsa o yerin mahsulünün Zekatı / Öşrü yüzde beştir. (5/100)
Yani Yirmide bir (1/20)
Bu açıklamadan sonra:
1- İmam Âzam’a göre (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) “kabala” satış câiz değildir.
Çünkü bu tür satışlarda cehalet (bilinmezlik) vardır.
Bilinmezlik olan alış – verişte Riba (fâiz) şüphesi olduğundan dolayı böyle kabala satış caiz değildir, diyor İmam Âzam hazretleri.
Diğer Müctehidlerin bir kısmına göre, zarurete binaen ve zaruret miktarı câiz görülmektedir.
İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed de (Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun) câiz görenlerdendir.
Günümüzde ağır şeyleri tartan büyük kantarlar mevcut olduğu için ve Müctehidler arasındaki ihtilaflar göz önüne alınarak, satılan malın (lahana olsun veya başka şey olsun) kaç kilo olduğunu tartarak belirleyip öyle satmak daha iyi ve daha uygun olanıdır.
İmam Ebu Hanife hazretlerinin İçtihadına uyulmuş olur.
2- Lahana, ıspanak, marul, salatalık, karpuz, domates gibi yeşillik ve sebzelerin öşrüne gelince:
Bir çok müctehid İmam, Resûlüllah sallellahu aleyhi ve sellemden nakledilen bazı rivayetlere dayanarak, yeşillik ve sebze türü mahsullerin öşrü yoktur. Zira onlara göre bir mahsule öşür farz olması için kolayca çürüyen değil, buğday, arpa, yulaf, hurma gibi dayanıklı olan, kolayca çürümeyen cinsten olması ve nisap miktarına ulaşması gerekir.
İmam Âzam Ebu Hanife hazretlerine göre öşür verilecek toprak mahsullerinin hiç birinin nisabı yoktur, çünkü Allah (جل جلاله):
Bakara süresi 267. Âyet-i Kerimesinde
“ومما اخرجنالكم من الارض”
“Sizin için yerden çıkardıklarımızdan verin” buyuruyor.
Bu Âyeti Kerimeye dayanarak, insanlar için yerden ne çıkarsa, Müslümanlar ziraat yoluyla ne üretirlerse, ister çok olsun, isterse az olsun, ister kolay çürüyen yeşillik ve sebze olsun, isterse buğday, arpa gibi kolay çürümeyen, ambarlarda bekletilebilen mahsul olsun, öşrünü vermek gerekir, diyor.
Ayrıca, Hanefî Mezhebimize göre öşür verilmesi gereken mahsulün üzerinden bir sene geçmesi şartı da yoktur.
Çünkü Allah (جل جلاله):
En’am Sûresi, Âyet 141’de
“وآتوا حقه يوم حصاده”
“Hasat günü mahsullerin zekâtını, yanı öşrünü ödeyin” buyurmaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda beyaz lahananın nisabı yoktur.
Üzerinden bir sene geçmesi de şart değildir.
İster çok olsun, isterse az olsun, tarlada ne kadar lahana varsa ve yağmur veya nehir suyu ile sulanmışsa, hasat günü yüzde onunu Zekât / Öşür olarak vermek gerekir.
Eğer üretici suyu taşıyarak veya kuyu açarak tarlayı sulamış ise, o zaman mahsulün yüzde beşini zekât / öşür olarak vermek gerekir.
Sebze ve Yeşilliğin Öşrü konusunda bizim tespitlerimiz bunlardır.
Doğrusunu en iyi Allah bilir.