Ana SayfaMakaleKuran ve Sünnete Göre Zikir

Kuran ve Sünnete Göre Zikir

Zikrin Tarifi: Şanı yüce olan Allah’ı zikretmenin hakikatı onu tesbih etmek, ona hamdetmek, onun şanını yücelten kelimeleri telaffuz etmek, Kur’an okumak, Nebisi Muhammed (s.a.v)’e salât ve selamda bulunmak, gerek din gerek dünya ve gerekse âhiretle ilgili bütün ihtiyaçlarını ondan istemek, Nebimiz Muhammed (s.a.v)’in, Allah’a sığındığı her şeyden ona sığınmaktır. Zikir Organları: Allah’u taalayı zikretmek dil […]

Zikrin Tarifi:

Şanı yüce olan Allah’ı zikretmenin hakikatı onu tesbih etmek, ona hamdetmek, onun şanını yücelten kelimeleri telaffuz etmek, Kur’an okumak, Nebisi Muhammed (s.a.v)’e salât ve selamda bulunmak, gerek din gerek dünya ve gerekse âhiretle ilgili bütün ihtiyaçlarını ondan istemek, Nebimiz Muhammed (s.a.v)’in, Allah’a sığındığı her şeyden ona sığınmaktır.

Zikir Organları:

Allah’u taalayı zikretmek dil ile olur ve Allah’ın adını telaffuz eden kişi bundan dolayı ecir alır. Ayrıca kalb ile olur, akılla olur, organlarla olur.

Dil ile zikrederken manasını düşünmek şart değildir. Şart olan o zikirle Allah’tan başkasını kasdetmemektir. Ancak manasını akılda tutarak dil ile Allah’ı zikretmek, zikrin en mükemmelidir.

Zikrin en sevabı ise farz bir ibadetin içinde veya onun arkasından yapılanıdır.

Mükemmelikte en zirvesi ise; Dille telaffuz ederek, akılla tefekkür ederek, kalb ile huşu, ihlas ve sadakat göstererek, Allah’ın farz kıldığı ve onu razi edecek salih amelin içinde, resûlüllahtan bize intikal eden kelime ve cümlelerle Allah’ı zikretmektir.

Allah’u taalayı dille zikretmek şart değildir. Resûlüllah (s.a.v)’den intikal eden kelimeleri telaffuz ederek zikredilebildiği gibi, bu kelimeleri telaffuz etmeden de zikredilebilir.

Allah’u taalanın bütün emir ve hükümlerini ikrar etmek ve bunlara kesinkes iman etmekle de olur, onu bilmek ve ona itaat etmekle olur.

Resûlüllah (s.a.v)’dan intikal eden kelimeleri telaffuz etmek zikir dır. Allah’ın yaratmasını ve onun kudretini tefekkür etmek zikirdir. Ilim öğrenmek zikirdir. Helalından rızık için koşuşturmak zikirdir.

Emr-i bilmaruf ve nehyi anil münker yapmak zikirdir. Allah yolunda cihad etmek zikirdir. Allah için oruç tutmak zikirdir. Helal kazancından sadaka vermek zikirdir. Allah’a itaat sayılacak her türlü işi yapmak zikirdir.(el-iktida fil-zikri ved dûa, 10-11)

Zikir;Başka hiçbir şeyden elde edilemeyen, seyr-i sülük ehlinin bütün gayretleriyle koşup elde etmek istediklri hertürlü MARIFET hallerini, kalbin uyanmasından TEVHID’e varıncaya kadar bütün makamları kazandıran bir ibadettir.

Bu zikir ağacının gövdesi nekadar iri, kökleri nekadar kalbin derinliklerine inerse meyvası ve faydası o nisbette büyük olur.

Binanın duvarı temel üzerine, çatısı da duvar üzerine kurulduğu gibi, bütün makamlar ve kaideler Allah’ü taalayı zikir üzerine kurulmuştur.

Zira insan, içinde bulunduğu gafletten uyanmazsa, yaratılışının hikmeti olan MARIFETULLAH’a götüren yolun mesafesini katedip maksada ulaşması mümkün olmaz.

Yaratılışın hikmeti Allah’ı bilmektir. Allah’u taâlâ: “ben cinleri ve insanları, ancak (beni bilsinler) bana ibadet etsinler diye yarattım.”buyuruyor. (Zarıyat Süresi.56)

İnsan ancak Allah’ı zikretmekle gafletten uyanır. Gaflet ise, kalbin ya uykusu veya ölümüdür. (Hakaik an-it-Tasavvuf:130-131) “Bunlar, Allah’ın zikri ile kalbleri huzura kavuşarak iman edenlerdir. Iyi bilin ki, ancak Allah’ı anmakla kalbler yatışır ve huzur bulur.(Ra’d Süresi:28)

Tasavvuf ehlinin, Aziz ve celil olan Mevlalarını çok zikrederek onun emirlerine sımsıkı bağlanmaları, onların yaşantılarını meleklerin hayatına dönüştürdü, kalblerinden dünya zevkleri geçmez, sevdikleri Rablerinden onları meşgul etmez oldu. Rableriyle beraber olmaları onlara kendi nefislerini unutturdu. Ondan başka herşey yabancı oldular ve onu bulunca (ona vasıl olunca) vecde geldiler.

Allahı bilen ARIF kişi, Allahı zikretmeye devam eden, dünyanın rezilliklerinden kalbiyle birlikte yüz çeviren insandır. Insan bu mertebeye yükselince Allah’u taala onun bütün işlerini üstlenir. Bunda şaşılacak bir şey de yoktur. Kim sabrederse başarır, kim bir kapıyı devamlı çalarsa, o kapı ona birgün açılr.(Hakaik an-it- Tasavvuf 130-131)

Zikir Kelimesinin Anlamı:

Kur’an-i Kerîm ayetlerinde ve Hadis-i şeriflerde “Zikir” kelimesi birkaç manaya gelecek şekilde genel anlamda kullanılmıştır.

Bazen Kur’an-i Kerimin bizzat kendisi kastedilmiştir: “Zikri (Kur’an-i Kerimi ) kesinlikle biz indirdik; Elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicir Süresi 9)

Bazen namaz kılmak kastedilmiştir: “Muhakkak ki ben kendim Allah’ım.
Benden başka ilâh yoktur. Öyle ise bana kullluk et: beni zikir için namaz kıl.”(Taha Süresi:14)

Bazen Cuma namazı kastedilmiştir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allahı zikretmeye koşun ve alış verişi bırakın, Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.”(Cuma Süresi:9)

Bazen de ilim kastedilmiştir: “Biz, senden önce de, ancak kendilerine vahiy verdiğimiz erkekleri elçi olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız Zikir (bilgi) ehline sorunuz. (Enbiya Süresi:7)

Bu Ayeti Kerimelerden anlıyoruz ki, Kur’an okumak zikirdir, beş vakit namaz kılmak zikirdir, Cuma namazını kılmak zikirdir ve faydalı ilim öğrenmek de zikirdir.

Ancak kaynakların çoğunda, zikir kelimesinden murad edilen tesbih getirmektir, tehlil etmektir(Lailâhe illellah demektir.) , Tekbir getirmektir. Peygamber (s.a.v)’e salât ve selam getirmek ve benzeri şeyleri yapmaktır.

Bunun Kur’an-i Kerimden örnekleri:

1-”Artık namaz tamamlanınca ayakta, otururken ve yanınız üzerine yatarken Allah’ı zikredin.”(Nisa Süresi 103)

2- “Ey iman edenler! (savaşmak için) herhanği bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebât edin (savaş meydanından kaçmayın) ve Allah’ı çok zikredin ki başarıya eresiniz.” (Enfal Süresi:45)

3- “Rabbinin adını zikreyle. Mutlak ihlas ile O’na yönel.” (Müzzemmil Süresi.8)

Hadislerden Örnekleri:

1- “Ebu Hureyre (r.a) Resûlüllah (s.a.v)’den nakletti, Resûlüllah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Aziz ve Celil olan Allah buyuruyor ki: Kulum beni zikredip, dudakları beni zikretmekle hareket ettiği zaman ben hep onunlayım.”(Ibn-i Mace,Ahmed b. Hambel)

2-Abdullah b. Busr’dan bir adam dediki “Ey Allah’ın Resûlü ! Allah’ın Şeriatının hükümleri bana göre çoğaldı, bana öyle bir şey haber ver ki ona sımsıkı sarılayım. Resûlüllah (s.a.v) ona dedi ki: “Dilin her zaman Allah’ı zikretmekle yeşersin.” (Tirmizi)

Zikir tek başına olur fakat toplu halde yapılması daha güzeldir. Ancak toplu yaparken, namaz kılanlar şaşırtmak, kelimeleri bozarak telaffuz etmek, boş ve lakırdı türünden ve kısır çekişme gibi dinen çirkin olan şeyler karışıyorsa o zaman tek başına olması daha iyi olur.

Zikrin Faydaları:

1-Zikir karanlıklardan aydınlığa çıkarır: “Ey iman edenler!Allah’ı (dilinizle ve kalbinizle türlü tesbihler yaparak) çok zikredin.”(Ahzab Süresi:41) “O’nu sabah ve akşam tesbih edin, yüçeltin.” (Ahzab Süresi:42) “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için sizin üzerinize melekleri ile rahmet eden o’dur. O, Mü’minlere çok merhametlidir.”(Ahzab Süresi:43)

2-Allah’u taalayı zikredeni o, yüksek makamda bulunan topluluklara zikreder. “O halde siz, bana itaat ve ibadet ederek beni zikredin ki, ben de sizi mağfiretimle anayım. Nimetlerime şükredin de nankörlük yaparak küfre varmayın (beni ve nimetlerimi inkar etmeyin).” (Bakara Süresi:152) Ben kulumun, bana olan zannının nezdindeyim. Kulum beni zikrettiğinde ben onunlayım. Eğer o beni yalnız başına zikrederse ben de onu kendim onarım. Eğer beni bir topluluk içinde zikredese ben onu daha hayırlı bir toplulukta onarım. (Buhâri, Müslim, Tirmizi, Ebu Hureyreden o da resûlüllah(s.a.v)’den)

3-Zikir, zikreden erkek ve kadınlar için Allah’tan bağışlanma vesilesidir. “Gerçekten Allah’ın emrine boyun eğen bütün erkek ve kadınlar, (gereği üzere Allah’ı ve Peygamberini tasdik eden) mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve kadınlar,(işlerinde ve sözlerinde) sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar, Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab Süresi:35)

4-Zikir amellerin en hayırlısı ve en temizidir. “Sahibiniz olan Allah’ın nezdinde, amellerinizin en hayırlı ve en temizini, derecelerinizi en yükseklere çıkaracak olanını, altın ve gümüş sadaka vermekten daha hayırlı olanını, düşmanlarınızla karşılaşıp siz onların boynunu onlar da sizin boynunuzu vuracak şekilde savaşmanızdan da daha hayırlısını haber vereyimmi? Dediler ki evet haber ver ey Allah’ın Resûlü! Resûlüllah (s.a.v):Allah’ı zikretmektir. Buyurdu.” (Tırmizi, ibn-i Mace, Hâkim, Zehebî)

5-Zikir hayatın şerefi, yaşamın kıymetidir: “Allah’ı zikredenlerle zikretmeyenin misâli, yaşayanla ölünün misalidir.” Bu hadisi Buhari, Ebu Musel-Eş’ari’den rivayet etmiştir. İmam müslüm ise: “içinde Allah zikredilen ev ile içinde Allah Zikredilmiyen evin misâli, diri ile ölü misâlidir.” Şeklinde nakletmiştir.

Allah’u taala dillerimizden, kalblerimizden ve evlerimizden zikrini eksik etmesin.