Ana SayfaFetvaYazılı FetvaMiras Paylaşımında Yapılan Haksızlıklar

Miras Paylaşımında Yapılan Haksızlıklar

Hayırlı günler biz iki kız iki erkek dört kardeşiz. Erkek kardeşler küçük; yapımında biz kızların çalışıp katkısı olduğu babadan kalma bir evimiz var. Babam yaşarken ölümünden sonra hakkımızı almamamız halinde bize hakkını helal etmeyeceğini söylüyordu buna rağmen 20 yıl önce babam vefat edince manevi baskı sonucu (kızlar miras alırsa bir daha kardeş kapısında işleri olmaz, bir daha evimize gelemezler vb.gibi) gönül hoşnutluğu olmadan hakkımızı devrettik. Hatta ablam istemiyordu ben verince o da vermek zorunda kaldı. Mirastan vazgeçtik ama 20 yıldır doğru dürüst kardeş yüzü görmedik bayramdan bayrama zor geliyorlar kendi çıkarları olmadan kardeş olduğumuz akıllarına gelmiyor. Şimdi evi mütahite veriyorlar ve dört daire alacaklar yine de memnun olmadıkları için açgözlülüklerine kızıp hukuken bir hak iddia edemeyeceğimi bildiğim halde biraz gözlerini korkutup onları denemek için ablamla birlikte 3te 2si onların 3te biri iki kızın olacak şekilde hakkımızı istediğimizi söyledik. Kıyameti kopardılar ve görüşmeyi tamamen kestiler. Size sorum biz hakkımızı almak için diretip de hakkımızı vermedikleri takdirde hukuken olmasa da ALLAH katında bu vebali onlara yüklersek doğru olur mu? Aradan çok zaman geçtiği için hak talep etmemiz caiz midir? cevaplarınız için ALLAH sizden razı olsun. Teşekkürler.

Akıllı, buluğ çağına ermiş, mülkiyet sahibi olan kişilerin, sahip olduğu maldan bağış yapması geçerlidir. Dolayısıyla sizin ve ablanızın kardeşlerinize yapmış olduğunuz bağış geçerlidir.

Ancak, bu bağış az da olsa bir bedel karşılığı satış değilse, yani gerçekten bağış ise bu bağıştan dönmek isteyen dönebilir. Dönmesinde dinen bir yasak yoktur, sadece bir Hadis-i Şerif’de “yaptığı bağıştan dönenler, kustuğu şeyi tekrar yiyen gibidir” ifadesiyle, tiksindirici bir benzetme yapılmaktadır. Bununla birlikte satış olmadığı takdirde bağıştan vazgeçmekte bir sakınca yoktur. Bu benzetme hoş bir benzetme değildir, fakat bir yasak da ifade etmemektedir.

Ancak siz, hakkınızı resmi muameleyle devrettiğinize göre, bugünkü hukuka göre, hak talep etme yollarınızı kapatmış bulunmaktasınız.

Allah indinde hak talep etme konusuna gelince, bu hakkınız iki yönüyle geçerlidir.

1. Başta size manevi baskı uygulanarak istemediğiniz halde, böyle bir bağışa zorlanmışsınız.

2. Kardeşlik bağlarınızın kopmaması için meşru hakkınızdan feragat etmiş olmanıza ve hakkınızı bağışlamanıza rağmen yine de karşı tarafın sizinle bağlarını kesmiş olmaları.

Bunların her ikisi de yanlış.

Kız kardeşler, haklarını aldığı zaman neden kardeşlerinin evine gidemesinler, neden kapılarından içeri giremesinler, Bu anlayış dine de insanlığa da uygun bir anlayış değildir. Hak sahibi hakkını alır, sonra da kardeşlerinin evine gider gelir. Mağdur ve ihtiyaçlı olduğu takdirde kardeşleri o hanıma dinen bakmak zorundadır.

“Sen bizden hakkını aldın” diyerek kapıyı kapatmalarına, onları sokakta bırakmalarına dinimiz kesinlikle izin vermemektedir.

Allah indinde bu iki şeyden dolayı hak talep edebilirsiniz.

Bu vesileyle erkek kardeşlere tavsiyemiz, kız kardeşlerini baskı altında tutarak değil de, onları razı ederek haklarını devretme talebinde bulunmaları ve haklarını devretmemeleri halinde, yine kardeşlik şartlarına uygun davranmaları, gelip gitme konusunda hiç bir olumsuz tavır göstermemeleridir.

Şunun bilinmesi gerekir ki, haksızlık yapan kim olursa olsun, ahirette bedelini ödeyecektir.