Allah (جل جلاله), bütün İnsanları tek bir İnsandan (Âdem aleyhisselamdan) çoğaltmıştır.
Âdem aleyhisselamı topraktan yaratmıştır. Eşi (Havva vâlidemizi de) Âdem aleyhisselamdan yaratmıştır.
Bütün İnsanların yaratıcısı, bütün İnsanların rabbi Allah’tır.
Bugün Dünya üzerinde 8 milyar İnsan yaşamaktadır. Bunun dörtte birinden azı Müslüman’dır.
Allah (جل جلاله), dileseydi, geçmişten günümüze kadar dünya üzerinde yaşan ve bugün yaşamakta olan bütün İnsanlar Müslüman olurlardı. Fakat olmadı.
Böyle olmasının mutlaka hikmetleri vardır.
Bu hikmet gereği, kendi isteği ve Allah’ın muvaffak kılmasıyla kim Müslüman olacak kim olmayacak, açığa çıksın…
Hiç kimse Allah’tan daha merhametli olamaz.
Allah, bizzat kendisinin yarattığı kulları arasında ayırım yapar mı?
Hikmetine binâen Allah (جل جلاله), bizzat kendisinin yarattığı ve “benim dediği”, “benim kullarım” dediği İnsanları üçe ayırmıştır.
Aklını doğru kullanıp Allah’a iman eden ve imanın gereği olan İbadetleri doğru yapanlara hakiki Mü’minler demiştir.
Aklını başka işlerde çalıştırıp, iman konusunda hiç çalıştırmayan, Allah’a ve Resûlüne / Resüllerine; Allah’ın indirdiği Vahye iman etmeyenlere, Allah ile Resüllerinin arasını ayıranlara, Allah’ın indirdiklerinin bazısına iman edip bazılarını inkar edenlere de Hakîki, katkısız “Kâfirler” demiştir.
Böylelerini tekfir etmiştir.
Allah (جل جلاله), Aklını tam kullanmayıp, bazen Mü’minlerin yanında olup Mü’min görünenlere, bazen da kâfirlerin yanında olup biz de sizdeniz diyenlere veya o görüntüyü verenlere de “Münâfık” demiştir.
İlâhî ölçülere göre Mü’min olan hiç bir kimseye Kâfir denilemez, diyenin kendisi Kâfir olur.
Allahın “Kâfir” dediği kişiye de hiç kimse Mü’min, Müslüman diyemez.
Derse, Müslüman olan kişiye kâfir diyenin düştüğü âkibete düşmüş olur.
اللهم ثبت قلوبنا علي دينك وطاعتك
والايمان بك وبرسولك، وبكتابك، وبسنة نبيك
Allah’ım! Kalplerimizi Dinin üzerinde ve itaatta sâbit kıl.
Allah’ım! Kalplerimizi, Sana, Resûlüne, Senin Kitabına ve Resûlünün / Nebinin Sünnetine İmanda sâbit kıl.
ÂMÎN.